Vefatının 85. Yil dönümü dolayısıyla: 27 Aralık 1997 tarihli makaleyi sizlere aktarıyorum;
MEHMET AKİF ERSOY'UN HAYATI, ŞAHSİYETİ VE ESERLERİ
Mehmet Akif Ersoy, İstanbul'da doğmuştur. Düzenli bir ögreninden sonra baytar Mekteb-i Alisini bitirmiş, bu arada özel derslerle, Arapça, Farsça, Fransızca mükemmel bir şekilde öğrenmiştir. Ailesinden gelen kuvvetli bir din kültürü vardır.
İlk denemeleri dini ve ferdi konulu şiirler olmakla beraber, Akif esas itibariyle cemaatçi bir şairdir. Sanatının kısa süren birinci döneminden sonra daima "Cemiyet için sanat" anlayışına bağlı kalmıştır. Cağdaşları olan Servet-i Fünuncuları ve Fec-i Aticileri memleketin binbir dert ve izdırabına ragmen " Sanat için sanat" ilkesini benimsediklerinden dolayı kınamıştır.
Ona göre edebiyat bir cemiyetin, Manevi,ahlaki eğitiminde en çok tesiri olan bir kurumdur. Fakirlik, islam aleninin top yekin fakirligi, bilgisizlik, taassup, ahlaksızlık, tembellik, taklitçilik,köksüzlük, dinsizlik Akif'in en çok üzerinde durduğu dert ve meselelerdir. Balkan Harbi, I. Dünya harbi, İstiklal Harbi gibi son devir Türk tarihinin en önemli olayları, felaket ve saadet getiren yönleriyle Akif'i etkilemiştir. Eserlerinde bu olayların izleri vardır.İslamcılık ülküsünün edebiyatımızda yegane temsilcisi olan Akif'in Dünya görüşünün esasını.,
"Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhamı
Asrın idrakine söyletmeliyiz islamı"
beytinde veciz bir şekilde ifade etmiştir. Şiirimize gerçek realizmi getiren Akif şiirden başka manzum hikaye, makale, hitabet, ve tercüme sahalarında eserler vermiştir. Mehmet Akif'e zaman geçtikçe ona karşı duyulan sevginin arttığını, genişlediğini görüyoruz. Akif her yıl yapılan anmalar onun hatırasına hürmet amacı gütmekle beraber, gençliğin imanı tazelemek gayesini de taşımaktadır. Akif bugün düşünceleriyle yaşamaktadır. Akif'i bize bağlayan, unutturmayan özelliği vatansever idealist, inanmis bunların hepsinin üstünde sarsilmaz bir karakter adamı oluşundandır. Safahatını baştan sona kadar okursak onun şahsi dert ve duygularını anlatan kaç mısrasına rastlayabiliriz.
Akif ağlamışsa veya sevmise muhakkak milletinin ızdıraba ve sevinciyle ağlamıştır. Safahat milletinizin 1908,1923 yılları arasındaki sevinçli ve açıklı taraflarıyla bütün hadiseleri anlatır, Kahraman Mehmetçigin Çanakkale harikasını destanlastiran Akif degilmidir ? Istiklal Savaşında İstanbul'dan Ankara'ya giden yollarda iman ve ümit aşılayıcı konuşmalar yapan Sevr Antlaşmasının yok edeceğini müjdeleyen Akif' dir.
Bursa'nın işgali üzerine duyulan matemi, "Bülbül" şiiriyle dile getiren, Akif olmuştur. Mehmet Akif'in cemiyette gördüğü belli başlı kusurlar bilgisizlik, göreneklere körü körüne bağlılık, tembellik, ahlak bazukluğu gibi konulardır. Doğunun marifetten ve faziletleri uzak olduğunu söyler. İlimler asrı diye adlandırdığı 20. Asrın icatlarına uygun hale gelmesini arzular.
Beşer dinin hayat dini olan islamlığın İnsanlıkla beraber yürümesinin gerektigini ileri sürmüştür. Mehmet Akif'in Avrupalılaşmaktan, Avrupa nedeniyeti çerçevesine gimekten anladığı batının, ilmini, fennini, sanayiini ve tekniğini almaktır. Avrupa'nın adetlerini, mazeretini, eğlencesini almayı aklından bile geçirmez. Bunların gümrüklerde kalmasini arzular. Akif ilme müspet ilmin millet kalkınmasında büyük rolüne içten inanmış bir kişidir. Gençlerin batıya ilim pınarlarına koşmaya davet eden şair, ilmin atom çözmek, yani maddeyi enerjiye çevirmek içinde bugün vardığı başarıyı daha o zamanda görmektedir ve gençlere batının ilmi ve teknisini almasına söyler.
Mehmet Akif eserlerin de genel olarak halkın ağzında yaşayan canlı ve zengin Türkçeyi kullanmıştır. Türkiye'yi en kolay ve en kusursuz şekilde arıza uydurabilen Akif olmuştur. Eserlerini yedi ciltlik Safahat adlı kitapta toplamıştır. Birinci Safahatta çevrenizi saran korkunç hastalığı sezmiş, tembellik, miskinlik, azimsizlik, şüphe, aile hayatımızın bozukluğunu, fazla boşanmaları, aileleri yakan bilgisizliğin sebep olduğunu ortaya koyar. İkinci Safahatta (süleymaniye Kürsüsünde) bakışlarını islam alemine ve ülkemize çevirir, bu kadar geri olmamızın sebebini aramaya çalışmıştır.
Üçüncü Safahat (Hakkın sesleri) Balkan Harbi felaketini dile getirmiştir. Akif yenilmemizin, kaybedilen toprakları, çiğnenen yurdu, ayaklar altına alınan haysiyetimizi cağlık, çığlık haykırır.
Dördüncü Safahat ( Fatih Kürsüsünde) toplumumuzun ilerleme ve kalkınma meselelerimizi anlatır ona göre hamle yapmamız için uyuşukluğu ve durgunluğu bırakmamızı belirtir. İlim ve fende ilerlememiz için birinci basamak olan İlkokullara önem verilmesini söyler.
Beşinci Safahat (Hatıralar) Akif Avrupa muhitiyle maddi ve manevi sahalardaki farklara işaret eder.
Altinci Safahat ( Asım ) umumi harpten çıkan ülkenizin tekrar ilerletilmesini imar edilmesini belirtir. Bunu yapacak olan Çanakkale kahramanını yaratan bütün harp boyunca yılmadan cepheden cepheye koşan gençlikteki ruhtur. Bu gençliği Asım temsil ediyor. Asım okumuş, bilgili, ahlak sahibi, kuvvetli, hassas bir gençtir. Asım'ın nesli Avrupada tahsil görecek ve memleketinizdeki ilim kaybını kapatacak, böylece en ileri bir millet haline gelmemiz için çaba sarf edeceğimizi belirtmiştir.
Yedinci Safahat (Gölgeler) Istiklal Savaşı sırasında yazdığa umit, iman ve heyecan şiirlerini bu kitapta toplamıştır. İstiklal Marşını Safahat adlı kitabı anlamamıştır. Sebebini soranlara o bana ait değil, bütün millete aittir, diyerek cevap verdi tekrar İstiklal Marşının yazılmasını bir daha Allah bu millete nasip etmesin, diye cevap vermiştir. Akif sözü, iişi, özü daima birbirine uygun olan bir karakter adamdır. Aynı zamanda büyük bir vatanseverdir. Bu büyük karakter adami.1936 yılında vefat etmiştir. Genç neslin ve herkesin Safahatını kana kana okumalarını ve düşünmelerini belirterek Akifimize rahmet diler, onu tazimile anarız.
Mehmet Ali ÖZERALP
Emekli Halk Eğitimi Merkezi Müdürü
0 Yorumlar