Header Ads Widget

Doğal güzellikler Şehri Konya

Kategori günceleri

6/recent/ticker-posts

Türklerin Sessizliğe Tahammülü Sadece 6,6 saniye!

Türklerin sessizliğe tahammülü 6,6 saniye! Güncel bir araştırma, küresel literatüre “awkward silence” olarak giren garip sessizlik kavramını mercek altına aldı.

Rapor, Türklerin en çok yöneticileriyle garip sessizlik yaşamaktan çekindiğini gösterirken, Türklerin sessizliğe tahammülünün ortalama 6,6 saniye olduğu ortaya çıktı.

Bir konuşma esnasında, diyalogun ritmini bozan ve uzayan sessizlikleri tanımlamak için kullanılan, literatüre “awkward silence” olarak geçen garip sessizlik durumları, online İngilizce özel ders platformu Preply’nin son araştırmasında mercek altına alındı. Aralarında Türkiye’nin de olduğu 21 ülkede 26.719 katılımcıyla gerçekleştirilen araştırma, sessizliklerin küresel bir fenomen olduğunu ve avcı-toplayıcı toplumlara kadar uzandığını vurguladı.

Sosyal bilimci Ty Tashiro’nun kitabına verilen bir referansla, konuşma esnasında yaşanan belirsizlik anlarının beynin ‘kaç ya da savaş’ mekanizmasını kontrol eden amigdala bölümünü uyardığını belirten araştırmacılar, farklı dilleri konuşan ve kültürleri paylaşan farklı toplumların sessizlik anlarına tahammül sürelerini, hangi durumlarda yaşanan sessizliklerin daha fazla rahatsızlık verdiğini ortaya koydu.

Türkler yöneticilerle yaşanan garip sessizliklerden çekiniyor

Brezilya’da ortalama 5,5 saniyelik bir sessizliğin huzursuzluk yarattığını gösteren araştırma, aynı sürenin Tayland’da 8,1 saniyeye kadar uzadığını, küresel ortalamanın ise 6,8 saniye olduğunu keşfetti. Araştırma yazarları, Türkiye’deki katılımcıların bir sessizlik anının 6,8 saniyeden sonra garipleşmeye başladığını düşündüğünü vurgularken, Türklerin en çok işyerlerinde yöneticilerle yaşadıkları garip sessizlik anlarından rahatsızlık duyduğunu tespit etti. Online İngilizce kursu başta olmak üzere onlarca dilde 50 bini aşkın yabancı dil öğretmenini tek platformda buluşturan Preply’nin blogunda yayımlanan kapsamlı araştırma, 16-24 yaş aralığını kapsayan Z kuşağı bireylerinin herhangi bir durumda yaşanan belirsiz sessizlik anlarından en fazla rahatsızlık duyan kuşak olduğunu da tespit etti. Garip sessizliklerin kabul edilmeme ve topluluktan dışlanma korkusuyla ilişkisine dikkat çekilen ve bu hissin yaş ilerledikçe azaldığına değinilen araştırmada, 55 yaş ve üzerini tanımlayan Baby Boomer kuşağının sessizlik anlarından en az huzursuzluk duyan kesim olduğu da belirtildi.

İlk buluşmalar ve topluluk önünde konuşma başı çekiyor

Normal konuşma ritminde bir nefeslik sürenin yarım saniyeye karşılık geldiğini ve bu duraksama anları uzadıkça etkileşimin taraflarının gerginliklerinin arttığını hatırlatan araştırma, Türkiye’den 1.001 katılımcının verdiği yanıtlardan hareketle Türklerin en çok zorlandığı garip sessizlik anlarını da listeledi. Buna göre ilk buluşmalar, cinsiyet ve tüm yaş kırılımlarında %38’lik rahatsızlık oranıyla başı çekerken, ilk buluşmaları %35’lik oranla topluluk önünde konuşma ve %30,7 oranla partnerle önemli bir konuda tartışma izledi.  Yabancılarla gündelik sohbetlerin ve asansör gibi dar alanlarda yaşanan sessiz anların da Türk toplumunun ortak gerginlik sebepleri arasında yer aldığını vurgulayan araştırma, Z kuşağının ilk buluşmalardan, cenazelerden ve topluluk önündeki sessizliklerden rahatsızlık duyduğunu; Baby Boomer kuşağının ise en çok topluluk önünde konuşurken yaşanan sessizliklerle paniğe kapıldıklarını buldu.

Yaratıcı çözümler: İltifat, soru sormak, dolgu kelimeler 

50 bini aşkın dil öğretmeniyle amaca yönelik online yabancı dil kursları sunan Preply tarafından hazırlanan araştırma, Türkiye ve dünyadan sonuçların derlendiği bölümlerin ardından, garip sessizlik durumlarını sona erdirmeye yardımcı olabilecek tavsiyelerle sona erdi. Araştırma, kendisini bir garip sessizlik anında bulan katılımcıların her iki tarafın gerginliğini yatıştırmak için iltifat etmek, hikâyesi olabilecek sorular sormak ve dolgu kelimelerle konu değiştirmek gibi

yöntemleri tercih edebileceğini vurguladı. Preply, bu araştırmayla dil ve kültür ilişkisine yönelik araştırmalarına bir yenisini eklerken, dil öğrenmenin yalnızca gramerden ibaret olmadığını, gündelik dil öğreniminin dili ritmiyle ve kültürüyle öğrenmek açısından da önem taşıdığının altını çizdi. Tamamına Preply Blog’dan erişilebilen araştırma, yabancı dil konuşma baskısı altında bu sessizliklerin daha da garip bir hal alabileceğini hatırlatırken bu durumların olağan ve insana özgü olduğu vurgusuyla katılımcıları yeni bir dil öğrenme konusunda cesaretlendirmeyi amaçladı.  (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı))



Yorum Gönder

0 Yorumlar