ANI
Tunceli Ovacık İlkokulunda çalışırken 1982 yılında İstanbul'a tayin istedim. İstanbul'da iken Ovacık İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden bir mektup aldım. Zarfı açtım, içinde ikinci bir zarf vardı.
Bu zarfta Konya İli Dere Kasabasından postalanmıştı. Alıcı olarak "Mustafa Gülmez-Tunceli Ovacık-İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne" ayrıca altında "Lütfen bu mektubu sahibine ulaştırın" yazıyordu. Böylece bu mektup elime geçmiş oldu. İçinde sevgi vardı, selam vardı, hasret vardı.
Mektubun son sözleri "inan en çok istediğim şey dünya gözüyle seni bir kez daha görebilmek" diyordu.
Karar verdim, gidecektim görmeye, ben de çok özlemiştim. Ancak daha tatile girmeden hakkın rahmetine erdiğini öğrendim.
Meslekte birinci yılımdan hemen sonra, Sivas'a askere gitmiştim. Dört buçuk ay silah eğitimimin ardından KONYA-BOZKIR-Dere Kasabasına tayinim yapıldı. Yola koyuldum.
Konya otogarından Bozkır İlçesinin arabasına bindim. Sağ taraftaki koltukta: orta boylu, buğday tenli bir bey oturuyordu, başında fötr şapka gözünde gözlük vardı. Otururken selam verip iyi yolculuklar diledim. O da karşılık verdi. Arabamız hareket etti.
Bir süre sonra ben;
- Bozkır'lı mısınız? Diye sordum.
- Evet. Biraz ilgisizce bir cevap olmuştu. Ben Tekrar söze girdim.
- Dere Kasabasını biliyor musunuz?
- Elbette biliyorum. Ben oralıyım. Hem bunları niye soruyorsunuz? Siz kimsiniz?
- Affedersiniz, adım Mustafa GÜLMEZ. Tunceli'liyim öğretmenim. Tayinim Dere Kasabasına yapıldı da……
- Haa öğlemi çok memnun oldum. Bende Osman CANKURT. Kasabanın esnaflarındanım. Hoş geldiniz.
Sözlerinde içtenlik vardı. Bundan cesaret alarak kasaba, okul, öğrenci mevcudu, bakkalı, fırını, velhasıl her konuda sorular soruyor oda cevaplıyordu. Giderek sohbetimiz koyulaştı. Yolculuğun sonuna gelmiştik.
1968 yılından itibaren iki öğretim yılı bu okulda er öğretmen olarak çalıştım. Ömrüm boyunca unutamayacağım dostluklar, arkadaşlıklar edindim. Bu güzel insanları sevdim, sevildim başta tabi Osman abi, eşi, meslek hayatımda çok şey öğrendiğim, örnek kişi ve idareci Okul Müdürümüz Hasan Ali ÇÖLLÜOĞLU, ve Emine abla, Kadir Şınas dostum Abdurrahman GÜLAÇAR, elleri öpülesi annesi ve niceleri…..
İkinci yılın sonunda tayin istedim. Son günün akşamı ve gecesi Abdurrahman'larda kaldık. Annesinin nefis yemeklerini ve kahvaltısını yedik.
Ayrılık vakti gelmişti. İçime bir hüzün çökmüştü. Bizi uğurlamaya gelenlerin gözleri yaşlıydı. Küçük Hüseyin boynuma sarılıp;
-Gülmez Öğretmenin gitme diyordu. (Hüseyin Osman abinin oğlu)
Hıçkırıklar boğazıma düğümlenmişti. Tunceli'ye doğru yol alırken tarifsiz bir acı hissediyordum.
Yıılar sonra Tunceli-Ovacık'a gönderilen o mektup;
Tanrıdan Rahmet dilediğim OSMAN CANKURT'tan geliyordu.
Ne yazık ki özlemi içimde kaldı.
Sevgi ve saygılarımla.
Gülmez Öğretmen
*Bu yazı Yeşil Bozkır Dergisinde yayınlandı. Mustafa Gülmez Öğretmenimiz o tarihte derneğimize bir miktar nakdi bağış da yapmıştı. Geçtiğimiz yıllarda vefat etti.
*Bu anısı ile bizleri eski günlere götürdü. Mekanı Cennet olsun. Resimde bulunan ve Hakkın Rahmetine kavuşan değerli büyüklerimize rahmet hayatta olanlara da sağlık ve mutluluklar dileriz
0 Yorumlar