Nihal öğretmen Denizli merkezde ama tarım faaliyetinin olduğu bir mahallede doğmuştu. İmam hatip yılları sonrasında İlahiyat fakültesini bitirmiş ve öğretmen olarak Ermenek Güneyyurt'a tayini çıkmıştı. Geldiği yer ise yüksek sıra dağların eteğinde arazi yapısının zor olduğu bir coğrafyaydı. Denizli'den Konya'ya geldiği yoldan fazla Konya- Güneyyurt arasında yorulmuştu. Anadolu kasabasına göre daha modern ve işlek olan bu coğrafya memleketine benzemiyordu çok güzeldi ama buranın yabancısıydı. Kasabaya indiği dakika öğle namazına giden kasabanın müezzini Mehmet, Nihal'e işte o "an" da âşık olmuştu. Bu saatten itibaren Mehmet'in gözünde mekânlar ve insanlar değişmiş zaman farklı akar olmuştu.
Aradan bir müddet geçmişti. Ramazan ayının güzel günleri gelmişti. Her tarafı yayla olan bu coğrafyada oruç daha güzel oluyordu. Nihal öğretmen ile Müezzin Mehmet çok defa rastlaşmışsalar da Nihal öğretmen hep gözlerini kaçıran taraf olmuştu. Siması aklındaydı. Ama memleketine gitmeliydi. Bu coğrafyayı sevse de buraya ait değildi. TV'de yayınlanan Kur'an yarışmasını severek izlerdi. Bir gece rüyasında burada Kur'an okuyan bir genci gördü. Denizli müftülüğü ……………camii müezzini, çok güzel okuyordu. Kılık kıyafeti ve tarzı yerindeydi. Sesi de çok güzeldi. Biraz da Müezzin Mehmet'i anımsatıyordu ama neyse. Keşke dedi benim eşim şöyle olsaydı. Zaten memleketlimiz giderdim buralardan.
İsmini öğrenip not alayım derken kalemi düşürmesiyle sabah ezanını duyması bir oldu. Sabah uyanınca gördüğü bu rüyanın etkisi ile güzel bir gün hatta günler geçirdi. Belki de gelecekti ama ne zaman. Bir zaman sonra Müezzin Mehmet karşısına çıktı. Cesaretini toplayıp derdini anlatmalıydı. İçinde kalmamalıydı hisleri. Mehmet anlattı duygularını.
Nihal'in cevabı ise Maalesef….
Memleketimden birileri olsa…..
diye başlayan cümleleri Mehmet işitmiyordu bile. Aslında Nihal'in rüyasındaki Mehmet'ti ama o rüyasındakini sevmişti işte….
Bu hikayenin bundan sonrasını tahmin edebilirsiniz. Tayini çıkan Nihal aklındakini kalbine gömüp mutlu olmaya çalışan Mehmet. İnsanoğlu hep uzaktakini ve hayalindekini sever. Gerçekte karşısına çıkanlar hayalindekinden iyi bile olsalar hayaliyle yaşamaya devam eder. Hayalin etkisi o kadar güçlüdür ki gerçeğe karşı hep bir aması vardır. Rabbim gerçeği bilip, görüp ve anlayanlardan olmayı nasip etsin.
Selam ve dua ile
Not: Tarz olarak ilk defa denediğim bir format, inşallah tarihi hikaye formuna dönüşeceği günlerde gelir. Kusurumuz varsa affola
Mustafa AK
Bozkır Anadolu İmam Hatip Lisesi Tarih Öğretmeni
Mustafa AK
Bozkır Anadolu İmam Hatip Lisesi Tarih Öğretmeni
0 Yorumlar